Danışma Kurulu Üyemiz Prof. Dr. Arif Ersoy'dan 'Üretime Dayalı Emtia Borsası' Kurulması İçin Önemli Girişim
Danışma Kurulu Üyemiz ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, İslam Ekonomisi ve Finans Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Arif Ersoy: “Borsa İstanbul yetkilileri, üretime dayalı emtia borsasının kurulması için yoğun bir çalışma içinde” dedi.
Prof. Dr. Arif Ersoy: “Tarım emtialarının dahil olacağı bu borsanın kurulmasına ilişkin çalışmalar nihayete erdirilirse İstanbul hak ettiği konuma yükselerek İslam dünyası içerisinde bir helal kazanç merkezi haline gelir. Ayrıca İstanbul’un helal gıda piyasasında da etkinliği artar.” dedi.
AA muhabirinin helal yatırım ve İslami finans konularına ilişkin sorularını yanıtlayan Ersoy, dünyadaki en büyük problemin ticaretin sembolik değerler ile yapılması olduğunu, para ticareti ile zenginlerin daha fazla zenginleştiğini, yoksulların üretimin düşmesine bağlı olarak daha da yoksullaştığını söyledi.
Ersoy, İslami finansın büyümesinin, kaynakların üretimin artırılması için kullanılmasını sağlayacağından bahsederek, “İslam ekonomisinde paranın, mutlaka reel değerlerin üretimine yatırılması gerekiyor, fakat kapitalist sistemde para ile her türlü ticaretin yapılması mümkün. Paranı uyuşturucu, insan, silah ticaretinde değerlendirebilirsin. İslam ekonomisinde helal kazanç demek başkasının zararına yol açmayan kazanç demektir.” diye konuştu.
Müslümanların tarih boyunca yedikleri ve kazançlarının helal olması noktasında çok ciddi bir çaba sarf ettiklerini aktaran Ersoy, şunları kaydetti:
“Türkiye’de 1980’lerden itibaren faizsiz kredi kuruluşlarının oluşturulmasına başlanmıştır. Katılım bankaları kurulmuştur. Katılım bankaları bir nevi helal kazanç sağlayan yapılar olarak bugün varlıklarını sürdürmektedir ancak bu bankaların toplam kredi hacmi içindeki payı oldukça düşük durumdadır. Örneğin Malezya’da katılım bankalarının payı yüzde 25 civarındayken Türkiye’de ise sadece yüzde 4-5 seviyelerindedir. Bunda Türkiye’de finans sektörünün konvansiyonel bankalara göre düzenlenmesinin büyük etkisi var. Bu anlamda yasaların faizsiz bankacılık lehine düzeltilmesi gerek. Türkiye’de büyük bir yatırım potansiyeli var. Eğer kurumsal yapı faizsiz sisteme göre inşa edilirse 2023’te faizsiz bankacılık payının yüzde 16 seviyelerine ulaşması beklenmektedir.”
Prof. Dr. Arif Ersoy, İstanbul’un dünyada İslami finansın merkezi olma hedefinin bulunduğunu anımsatarak, bunun için birçok çalışma yapıldığının bilgisini verdi.
Borsa İstanbul yetkililerinin üretime dayalı emtia borsasının kurulması için yoğun bir çalışma içinde olduklarını aktaran Ersoy, “Tarım emtialarının dahil olacağı bu borsanın kurulmasına ilişkin çalışmalar nihayete erdirilirse İstanbul hak ettiği konuma yükselerek İslam dünyası içerisinde bir helal kazanç merkezi haline gelir. Ayrıca İstanbul’un helal gıda piyasasında da etkinliği artar.” diye konuştu.
Ersoy, helal kazanç ve helal gıdanın tüm insanlık için faydalı olduğunu vurgulayarak şu değerlendirmelerde bulundu:
“Faizli sistem birçok soruna temel teşkil ediyor. Çünkü faiz düzeni demek üretimin engellenerek yoksullaşmasının artması demektir. Gıda sektöründe aldatmaca ise tüm dünyanın sağlığını tehlikeye atmaktadır. Bu yüzden biz İslam ekonomisini tüm insanlığın refahı ve huzuru için önemli görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı Helal Akreditasyon Kurumu’nun (HAK) kurulması da bu konuda önem taşıyor. HAK’ın kuruluşu İslami Finansın Türkiye’de gelişimi noktasında öncü bir rol oynayacaktır. Aynı zamanda Türk Standartları Enstitüsü’nün helal standartları belirleme çalışmaları da önemlidir. İstanbul’un İslami Finans’ın merkezi olması hedefinin yakalanması, bu kurumsal yapının düzeltilmesine bağlıdır.”
Sebahattin Zaim Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Suhel Ahmad Fadel Hawamdeh de yurt dışından Türkiye’de borsaya girip yatırım yapmak isteyen yatırımcılara yönelik hisse senetlerinin helal olup olmadığı verisini sağlayacak bir üst kuruluşun bulunmadığına dikkati çekti.
Hawamdeh, şöyle devam etti:
“Helal bir şirketi tanımlarken o şirketin helal olduğunu söyleyebilecek, belli kriterler çerçevesinde çalışan bir üst denetim kuruluşunun olması gerekiyor. Türkiye’de şu an bunu yapabilecek bir mekanizma yok. Bu yüzden Türkiye’de helal bir şirketten bahsetmek zor. Sadece gıda sektöründe helal standartları bazı kuruluşlar var. Örneğin borsada işlem yapan bir şirketin helal standartlara uyup uymadığını denetleyecek yetki sahibi bir kuruluş olursa helal yatırım sektörüne ilgi artabilir.”
Sebahattin Zaim Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Ashraf Dawaba ise Türkiye’nin İslam ve batı dünyası arasında bir köprü konumunda bulunması ve her iki dünyadan izler taşımasının çok büyük bir avantaj olduğunu belirterek, bu durumun Türkiye için ciddi fırsatlar sunduğunu söyledi.
İslam dünyasındaki siyasal krizler nedeniyle bu coğrafyadan Türkiye’ye önemli bir varlık akışı olduğunu anlatan Dawaba, Türkiye’nin gerekli atılımları yaptığı takdirde İslam dünyasına yönelik eğitim, sağlık, turizm ve birçok başka sektörde hizmet satabileceğini vurguladı.
Dawaba, kanuni düzenlenmelerin yetersizliği nedeniyle, Türkiye’de katılım bankacılığının payının düşük seviyede bulunmasının doğal olduğunu belirten Dawaba, “Türkiye’nin kamu bankalarının katılım bankacılığı alanında yaptığı çalışmalar İslami finans piyasasına teveccühü artıracaktır. Müslüman ağırlıklı nüfusu bulunan Türkiye’nin gerekli yapısal reformları yaptığı takdirde İslami bankacılığın merkez üslerinden biri olacağını düşünüyorum. Türkiye 4 mevsimin yaşandığı, modernite ve İslami değerlerin birlikte yaşatıldığı zengin bir coğrafya. Bu yönüyle de yatırımcıların ilgi odağı olacaktır.” dedi.
Kaynak: AA